- 12/07/2019
- Yayınlayan: Okan Yüksel
- Kategoriler: Dijital Yayıncılık, Sosyal Medya
Dünyayı değiştiren temel dinamiğin genellikle fikirler olduğu düşünülür. Bu süreçte icatlara, fikirler kadar önem verilmez. Oysa insanlık tarihinde icatların da en az fikirler kadar etkisi olmuştur. Çoğu zaman hakları yense de icatlar insanoğlunun dünya serüveninde önemli kırılmalar yaşatmıştır.
Örneğin, yaşadığımız dünyaya hemen her alanda egemen olan Batı medeniyetinin temelleri fikirler kadar ve belki çok daha fazla icatlarla atılmıştır. Bugün adına “Batı” dediğimiz uygarlığın temelleri 10. yüzyılda atılmaya başlanmış ve bu süreçte en önemli olay tarım alanlarında kullanılan ve öküzlerin arkasına bağlanan “ağır saban”ın bulunması olmuştur. Ağır saban ile Avrupa’da drenaj sorunu çözülmüş, Kuzey Avrupa düzlüklerinde gıda maddelerinin hızla artması sağlanmış ve bu gelişmeler bölgede nüfusun birikmesine neden olmuştur. 11. ve 14. yüzyılllar arasında tüm Avrupa’da ekilebilir alanlar artmış, tarım alanlarının artmasıyla ortaya çıkan ürün fazlası, eski Akdeniz uygarlık merkezlerini çok aşacak Batı zenginliğinin, gücünün ve kültürünün temeli olmuştur. (Sander, 1997)
Bugün hiçbir önem atfedilmeyen “ağır saban” gibi bir icat, günümüz dünyasında Batı egemenliğinin temelini oluşturmuştur. Teknoloji, dün olduğu gibi bugün de dünyayı şekillendirmektedir. Gazetecilik de bundan bağımsız değildir.
Dünya ne kadar değişirse değişsin, gazetecilikte bazı şeyler asla değişmez. Ancak bazı şeyler değişmelidir ve teknolojinin de etkisiyle kaçınılmaz bir şekilde değişirler. Gazetecilik, teknolojik gelişmelerden bağımsız değildir. Gazetecilikte fonksiyon, genellikle biçimi takip etmektedir. M.Ö. 59’da Julius Caesar’ın Acta Diurna’sı yalnızla parşömenin varlığı nedeniyle mümkündü. 1600’lerde basılan ilk gazeteler, kâğıt ve baskı makinesinin icadıyla mümkün olabildi. Çok uzaktan elde edilen gerçek zamanlı haberler, 1800’lerde elektrikli telgrafın icadıyla mümkün oldu. Radyo ve televizyon haberciliği de yine bu iki mecranın icadı sonrasında gazetecilikte önemli yerler edinebildi. (Pavlik, Yeni Medya ve Gazetecilik, 2013)
Bugün ise medyada yeni biçimler oluştu. Bu biçimlere gazetecilik ve gazeteciler yeni fonksiyonlar ediniyor. Bu süreç, sadece medyayı da değil, dünyamızı etkiliyor ve değiştiriyor.
Bilgi ve İletişim Teknolojileri
Sorulması gereken soru, dün “ağır saban” teknolojisinin neden olduğu ve bugünün dünyasına şekil veren değişime şimdi hangi teknolojilerin neden olabileceğidir?
Ağır sabanın bulunması eski dünyayı nasıl şekillendirdiyse, bugün de dünyamız büyük oranda bilgi ve iletişim teknolojilerindeki gelişmelerle şekillenmektedir. Bilgi ve iletişim teknolojileri hayatlarımıza nüfuz etmekte ve hemen her sektörde önemli değişimlere, dönüşümlere neden olmaktadır.
Bilgi ve İletişim Teknolojileri Nelerdir?
“Bilgi”, “iletişim” ve “teknoloji” kavramlarının tanımlarından yola çıkarsak bilgi ve iletişim teknolojilerini daha iyi anlamlandırabiliriz. Bilginin “verici”den “alıcı”yla doğru, eksiksiz bir şekilde bir “kanal” yardımıyla aktarımının yapılabilmesi adına yapılmış tüm araştırmalar, bu araştırmalar sonucunda elde edilen tüm bilgiler, elde edilen bu bilgilerin ışığında insanlığın yararlanması ve hayatını kolaylaştırması adına yapılmış tüm araç, gereç ve çalışmalar bilgi ve iletişim teknolojileridir.
Bu tanım çerçevesinde bilgi ve iletişim teknolojilerinin insanlık tarihinde oldukça uzun bir süre var olduğunu söyleyebiliriz. Örneğin, bin yıllar öncesinde, düşman askerlerinin yaklaştığı bilgisini kendi askerlerine iletmek isteyen bir gözcünün yaktığı ateş de bilgi ve iletişim teknolojileri dâhilinde ele alınabilir. Bu gözcü düşman askerinin geldiği bilgisini oluşturmuş ve ateşten çıkarttığı duman yardımıyla bu bilginin kendi askerlerine iletilmesini sağlamıştır.
Günümüzde bilgi ve iletişim teknolojilerinin kullanımı çok daha artmıştır. Adeta bilişim teknolojileri dünyamızı çepeçevre sarmakta ve her geçen gün daha da çeşitlenmektedir. Telefonlar, tabletler, bilgisayarlar, akıllı saatler, giyilebilir teknolojiler ve özellikle internet birer bilişim teknolojisi olarak hayatlarımızı kolaylaştırmaktadırlar.
Bilgi ve iletişim teknolojileri baş döndürücü bir gelişim sergilemekte, dünyayı da değiştirmektedir. Bu değişim sürecinde etkilenen en önemli sektörlerden birisi medya olmaktadır. Medya sektöründeki değişim tüm toplumu da etkilediği için ayrıca büyük bir önem kazanmaktadır.
Yeni medyanın yükseldiği temeller: Bilgisayar ve İnternet
Medya, özellikle de habercilik, bilgi ve iletişim teknolojilerindeki gelişmeler sonucunda önemli bir değişim, dönüşüm yaşamaktadır. Bu süreçte en önemli dinamikler bilgisayar ve internet teknolojisinin gelişmesi ve sosyalleşerek tüm topluma ulaşabilmeleri olmuştur.
Bilgisayar Teknolojisi
Bilgisayarlar “donanım” ve “yazılım” dediğimiz iki unsurdan oluşur. Bilgisayarın donanımı, fiziksel olarak bilgisayarın kendisidir. Yani bir bilgisayarın kasası, monitörü veya klavyesi donanımın parçalarıdır. “Yazılım” ise bilgisayarlarda kullandığımız programlardır. Örneğin Windows veya Office programları birer yazılım örneğidir.
Bilgisayarlar bugün yaygın olarak kullanılan aralardır. Ancak tarihleri çok da uzun sayılmaz. 1950’li yıllarda neredeyse bir evi kaplayacak boyutları ve bir servet eden fiyatlarıyla, ulaşılmaz ve çok da bilinmeyen teknolojilerdi. Ayrıca o günkü en güçlü bilgisayarlar bile günümüz bilgisayarlarının yanında çok düşük kapasitelere sahipti. Örneğin, Ay yüzeyine yapılan insanlı ilk uzay uçuşunun gerçekleştirildiği Apollo 11’in bilgisayarı, sadece 64 Kilobyte belleğe ve 0.043 Megahertz işlemci hızına sahipti. (Bu kapasite, bugün küçük bir USB bellektekinden bile çok daha küçük.)
Aradan geçen süreçte bilgisayar teknolojisinin geişimi ve seri üretimi nedeniyle bilgisayar donanımları ucuzlayarak sosyalleşti. Donanımdaki gelişme, bilgisayarları toplumun çoğu tarafından satın alınabilir, erişilebilir kıldı.
Donanımın ucuzlaması, bilgisayarların sosyalleşmesindeki önemli adımlardan birisi oldu. Ancak bu yeterli değildi çünkü bu halde, sıradan kullanıcılar bir bilgisayar alabilseler dahi onu kullanmaları çok zor olacaktı. Bu aşamada, yazılım alanındaki gelişmeler hayati rol oynadı. Bilgisayar yazılımlarının gelişmesi ve çeşitlenmesi bilgisayarların çok daha kolay kullanılmasının önünü açtı. Örneğin Microsoft’un Windows yazılımı ile sıradan bilgisayar kullanıcısı grafik arabirimler ve görsel iletilerle, yazılımları kolaylıkla çalıştırma şansı buldu. Bilgisayara komut vermek için klavyeden yazma zorunluluğu ortadan kalktı. Bu kolaylık Windows’u o kadar popüler yaptı ki, dünyada en çok kullanılan işletim sistemi ailesi oldu.
Donanımın ucuzlaması ve Windows gibi yazılımların artması bilgisayar kullanımını oldukça kolaylaştırdı. Bunun bir sonucu olarak da bilgisayar kitlelere yayılabildi ve bugünkü etkin gücüne sahip olabildi.
İnternet Teknolojisi
İnternet kısaca “Mevcut bilgisayarları çeşitli ağlarla birbirlerine bağlayıp bu bilgisayarlar arasında bilginin depolanmasını ve paylaşılmasını sağlayan elektronik bir dil ve kurallar bütünü” olarak tanımlanabilir. İnternet, Dünyanın dört bir yanına yayılan bilgisayarın aralarında bilgi alışverişi yapılabilecek şekilde organize edilmeleri sonucu oluşan ağlar ve bu ağların birleşiminden oluşur.
Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin Sputnik’i uzaya fırlatmasının ardından, Amerika kıtasının da vurulabileceğini gören Amerika Birleşik Devletleri olası bir saldırıda iletişimi sürdürmek için teknoloji arayışına girdi. 1969 yılında ABD Savunma Bakanlığı İleri Araştırma Projeleri Ajansı’nın (DARPA) bu arayışa verdiği cevap bugünkü anlamda internetin temelleri sayılabilecek ArpaNet (Advanced Research Projects Agency Network) oldu. ArpaNet, Soğuk Savaş sürecinde olası bir nükleer savaş durumunda alternatif iletişim aracı olarak kuruldu ve sadece birkaç üniversite ile ABD Savunma Bakanlığı’nı birbirine bağladı. Savaşta kullanılmak için geliştirilmeye başlanan ArpaNet, bugün hiç olmadığı kadar barışa hizmet eden bir araç olan internet halini aldı. (Yüksel, İnternet Gazeteciliği ve Blog Yazarlığı, 2014) Askeri ve akademik amaçlarla kullanılmaya başlanan internet teknolojisi şimdi MCI’nin Başkan Vekili Vinton Cerf ve Ulusal Araştırma Kuruluşu Baljanı Robert E.Khan gibi isimlerin yaratıcı beyinlerinin bir ürünü olarak ortaya çıktı. (Pavlik, Yeni Medya ve Gazetecilik, 2013)
İnternetin sosyalleşmesinde etkili isim ise Tim Berners-Lee oldu. Tim Bernars Lee, 1989 yılında, halen kullanılmakta olan World Wide Web (WWW) teknolojisini geliştirdi. Bu teknoloji ile bildiğimiz web sayfalarının oluşmasına ve bu sayfalar arasında gezmemize olanak sağladı. İnternet siteleri içerisindeki sayfaların hazırlanmasında kullanılan dil olan Hyper Text Markup Language (HTML) de Tim Bernard Lee tarafından icat edildi. Tim Berners-Lee’nin bu kodlama dilinin patentini almaması ve insanların ücretsiz olarak bu dili kullanabilmeleri interneti hem kolay kullanılabilir, hem de büyük maddi bedeller ödemeden ulaşılabilir hale getirdi. İnternet böylelikle sosyalleşmiş oldu.
Bugün dünyamızı çepeçevre saran internet, aslında sanaldan öte gerçek de bir ağı temsil ediyor. İnternet dünyanın dört bir yanındaki milyonlarca bilgisayarı birbirine bağlarken büyük ölçüde kablolardan yardım alıyor. Küresel internet ağı, karaların yanı sıra deniz ve okyanusları da aşarak bilgisayarları, haliyle biz kullanıcıları birbirine bağlıyor. (Yüksel, İnternet Nedir? Nasıl Çalışır?, 2016)
Web 2.0 ve Sosyal Medya
Bilgisayar ve internet teknolojisinin kullanımının yoğunlaşması medyanın sosyalleşmesinde büyük önem taşımıştır. Bu önemli bir kırılmaya neden olmuştur. Ancak bunun kadar önemli bir kırılma da Web 2.0’a geçişle mümkün olabilmiştir. İnternet, Web 1.0 aşamasından sonra Web 2.0 aşamasına geçmiş, bilginin tüketicisi olan kitleler, yoğun olarak bilgi üretmeye de başlamışlardır. Sosyal medya bu şekilde oluşmuştur.
Web 2.0 Kavramı
Bilgisayar ve internet teknolojisinin erişilebilir olmasıyla kullanılabilirliği ve kullanıcı sayısı da artış göstermiştir. Ancak ilk aşamada kullanıcıların çok büyük bölümü sadece internetteki içerikleri edinmekle sınırlı kalmışlardır. İnternetteki mevcut ve kısıtlı bilgiyi tüketmişler, kendileri katkı sunmak imkanına erişememişler. Örneğin ilk başlarda kişisel web siteleri, bloglar ve benzeri mecralar yok denecek kadar azdır. Bu internetin Web 1.0 aşamasıdır.
Web 2.0 teknolojisiyle birlikte internette içerik üretiminin teknik bilgi gereksinimi (örneğin HTML ve dolama bilgisi) ile ek maliyet (domain, hosting ve benzeri maliyetler) gibi sıradan kullanıcının önünde duran engeller büyük ölçüde esnemiştir. Kullanıcılar bu uygulamalar aracılığıyla kendi içeriklerini oluşturabilmiş ve paylaşabilmiştir. (Kasap, 2014)
Sosyal medya kavramı
“Sosyal medya” son yılların en popüler kavramları arasında yer alıyor. Bunun nedeni bu kavramın medya başta olmak üzere pek çok sektör ve alanda çarpıcı değişimlere ve dönüşümlere neden olması. Sosyal medya, hayatlarımızı çepeçevre sardığı ve hayatlarımıza dokunduğu için üzerinde çokça düşünülen ve yazılıp, çizilen bir kavram.
“Sosyal medya” kavramını açıklamak için “sosyal” ve “medya” kavramlarının sözlük anlamları üzerinde durulabilir. Sözlüklere bakacak olursak “sosyal” toplumla ilgili, toplumsal, içtimai anlamına geliyor. “Medya” ise iletişim kurmaya yarayan ortamlar olarak tanımlanıyor. Bu iki tanımdan yola çıkarak “sosyal medya”yı “Toplumun kendi ürettiği içerikleri paylaştığı ve diğerlerinin paylaştığı içeriklere doğrudan ulaştığı ortamlar” olarak tanımlayabiliriz.
Kendisi de önemli bir sosyal medya mecrası olan Wikipedia’ya göre ise sosyal medya şu şekilde tanımlanıyor: “Web 2.0’ın kullanıcı hizmetine sunulmasıyla birlikte, tek yönlü bilgi paylaşımından, çift taraflı ve eş zamanlı bilgi paylaşımına ulaşılmasını sağlayan medya sistemidir. Zaman ve mekân sınırlaması olmadan (mobil tabanlı), paylaşımın, tartışmanın esas olduğu bir insanî iletişim şeklidir. Sosyal medya platformlarında insanlarla buluşur ve iletişimde bulunursunuz. İnsanlara yardım eder, yardım alır, sorularına cevap verir ve kendi sorularınızı sorarsınız.”
Gazete, dergi, radyo ve televizyonlar gibi klasik medya araçlarından farklı olarak sosyal medyada işin üretim sürecine toplumun kendisi da dâhil olmuştur. Bugüne kadar, büyük oranda bilginin ve haberin tüketicisi olan toplum, Web 2.0 ile üretici hale gelmiş ve sosyal medyayı oluşturmuştur.
Klasik medyadan farklı yönleri sosyal medyanın çağımıza damgasını vuran iletişim aracı haline gelmesini sağladı. Sosyal medya hayatımızdaki birçok şeyi değiştirdi. Sosyal medyada üretilen bilgi ve haberler kullanıcı tarafından oluşturulduğu için yaratıcılık önem kazanmaya başlarken çok geniş bir katılım ortamı oluştu.
Gazete, dergi ve televizyon gibi klasik medya organlarıyla internet medyasının (Web 2.0’ın) en temel farklı kabaca; geleneksel medyanın (yayıncıdan alıcıya) tek yönlü; sosyal medyanın ise karşılıklı (interaktif kullanımı ve etkileşimi oldu. (Sanlav, 2014)
Bilgi ve haberi üreten ile tüketen arasındaki derin uçurum ortadan kalktığı için artık herkes üretici olmaya başladı. Sosyal Medya sayesinde dünya tarihinin en fazla haber üretilen ve tüketilen çağına tanıklık ediyoruz. (Yüksel, İnternet Gazeteciliği ve Blog Yazarlığı, 2014)
Sosyal medyanın ilk örnekleri daha eski tarihlere uzansa da bu mecraların bugün bildiğimiz haliyle kitlelere yayılmaları 90’lı yılların sonunda mümkün oldu. Bu noktada 1988’de başlayan Open Diary ve 1999’da başlayan Blogger gibi blog servisleri oldukça önemli rol oynadılar. Bu iki mecrayı Wikipedia (2001), MySpace (2003), LinkedIn (2003), Flickr (2004), Favebook (2004), YouTube (2005) ve Twitter (2006) gibi servisler izledi. (Aymerich-Franch, 2014, s. 234)
Türkiye’de sosyal medya algısı ve kullanımı
Türkiye, dünyanın en çok internet kullanıcısına sahip ilk 20 ülke arasında ve 17. sırada yer alıyor. Nüfusu 80.274.604 olan Türkiye’de 46.196.720 internet kullanıcısı bulunuyor. Bu da 2016 sonu itibariyle nüfusun %57.5’inin aktif internet kullanıcısı olduğunu ortaya koyuyor. Türkiye’nin 2000 yılında yaklaşık 2.000.000 aktif internet kullanıcısı olduğu biliniyor. 2016’daki kullanıcı sayılarıyla kıyaslandığında, internet kullanıcı sayısının 16 yılda %2.209 arttığı görülüyor. (Internet World Stats, 2017)
Türkiye’deki internet kullanıcılarının %77’si her gün online oluyor. Kullanıcıların %16’sı ise haftada en az bir kez internete bağlanıyor. Web trafiğinin %51’i diz üstü ve masaüstü bilgisayarlar, %46’sı mobil cihazlar ve %4’ü ise tabletler üzerinden gerçekleşiyor. (We Are Social, 2017)
En çok kullanılan sosyal ağlar
Nüfusunun yarıdan fazlası aktif internet kullanıcısı olan Türkiye’de sosyal medya kullanımı da dünya ortalamasının üzerinde. Ülkede 46.000.000 aktif Facbook kullanıcısı bulunuyor. (Internet World Stats, 2017)
Türkiye’de sosyal medyadaki en önemli haber mecralarından Twitter da yoğun olarak kullanılıyor. Öyle ki dünyada kullanıcı krizi yaşayan Twitter, nüfusuna oranla en yoğun şekilde Türkiye’de kullanılıyor. (Eryazar, 2016)
Türkiye’nin sosyal medya kullanım istatistiklerine bakıldığında, internet kullanıcılarının 42 milyonunun aktif olarak sosyal medyada zaman geçirdiği görülüyor. Türkiye’deki sosyal medya kullanıcılarının 36 milyonu bu mecralara mobil cihazlarından ulaşıyor.
We Are Social’ın 2016 istatistiklerine göre Türkiye’de en çok kullanılan sosyal ağlar Facebook, Twitter, Instagram, Google + ve Linkedin şeklinde sıralanıyor. %32 ile ilk sırada yer alan Facebook’u, %17 ile Twitter, %16 ile Instagram takip ediyor. Instagram dünya genelinde ikinci sırada olurken, Türkiye’de ikinciliği Twitter’a kaptırmış görünüyor. (We Are Social, 2017)
Kapalı sosyal ağlar
Dünya ve Türkiye’de sosyal medyadan algılanan Facebook ve Twitter’dan ibaretken sonrasında bu ikili arasında Instagram ve YouTube da dahil oldu. Geldiğimiz noktada ise özellikle gençler ve mahremiyet arayışında olanlar kapalı sosyal ağlara yöneldiler.
Kapalı sosyal ağlar Facebook ve Twitter gibi klasik sosyal ağların alternatifleri olarak hızla yayılmaya başladı. Özellikle mobil internet kullanımının yaygınlaşması, mahremiyet ve gerçeklik arayışı ‘kapalı sosyal ağlar’ı popülerleştirdi. Her geçen hafta yeni bir kapalı sosyal ağ uygulaması tanıtılırken, bu mecralar yüz milyonlarca kişi tarafından kullanılmaya başlandı.
Kapalı sosyal ağların popülerleşmesi gerçek olmayan kişiler adına açılan ve kamuoyunu yönlendirmek için kullanılan troll hesap sorununa da çözüm oldu. Troll hesapların açılmasını engelleyen ‘kapalı sosyal ağlar’ kullanıcılara daha iyi deneyim yaşayabilecekleri bir sosyal ortam sunuyor. SnapChat, Path ve Peach gibi çoğu ‘kapalı sosyal ağ’da gerçek kişiler dışında kullanıcı hesabı oluşturulmasına izin verilmiyor. Bu durum troll’lerin bu ağlara sızmasını engelliyor. Kişisel bilgi ve paylaşımların sadece kısıtlı ve özel olarak seçilebilen bir kitle ile paylaşılabildiği bu tür ağlara üye olabilmek için telefon numarası onayı gerekiyor. Bu uygulamaların büyük bölümünde bir telefon numarası ile sadece bir hesap açılabiliyor. Telefon numarası ile onay işlemi yapılarak Twitter’da olduğu gibi bir kişinin yazılımlar kullanarak on binlerce sahte hesap açma durumu söz konusu olamıyor. (Yüksel, Kapalı sosyal ağlarda ‘troll’lere yer yok, 2016)
Kapalı sosyal ağlar, adını da aldığı kapalı yapılarına rağmen medya kuruluşları tarafından da kullanılıyor. Al Jazeera, National Geographic gibi pek çok yayıncı bu ağları kullanıyor.
Sosyal medya ve habercilik uygulamaları
Sosyal medyanın dünyada değişime zorladığı mesleklerden en önemlilerinden birisi gazeteciler olmuştur. Sosyal medyanın habercilere sunduğu potansiyel karşısında gazetecilerin bu mecraları en iyi şekilde tanıması ve kullanması bir zorunluluk halini almaya başlamıştır.
Sosyal medyada yayınlanan enformasyonun güvenilirliğine ilişkin çekincelerin zamanla kaybolmaya başlamasıyla anaakım haberciler bu mecrayı profesyonel bir araç olarak benimsemişlerdir. Sosyal medya, haber akışını ve günlük habercilik rutinlerini dönüştürmüştür. (Aymerich-Franch, 2014, s. 234)
Sosyal medya gazetecilere temelde iki önemli olanak sunmaktadır: Bunlardan birincisi habere, haber için gerekli bilgi ve kaynaklara ulaşmak, ikinci olanaksa yapılan haberi kitlelere aracısız ulaştırabilmek.
Sosyal medyada habere ulaşmak
Haber toplama araçları, teknolojinin sunduğu imkânlar ve sosyal medya ile dramatik şekilde değişim göstermektedir. Yazılım araçları, internet arama araçları, tarayıcılar, haber veri tabanları, elektronik posta, anal topluluklar, telnet uygulamaları ve dosya transfer protokolleri (FTP) gazetecilere haber toplama imkânları sunmaktadır. (Pavlik, Yeni Medya ve Gazetecilik, 2013) Bu araçlar arasında internet arama araçları ve sosyal medya son yıllarda önemli bir araç haline gelmiştir. Artık gazeteciler, haber kaynaklarını bu mecralardan edinmeye başlamışlardır.
Sosyal medya, Türkiye’de ve dünyanın geri kalanında gazetecilerin habere ulaşması için önemli bir kaynak halini çoktan almışıt. Sosyal medyayı nasıl kullanabileceğini bilen bir gazeteci, bu mecralardan önemli haberler çıkartabilir.
Sosyal medya önemli bir haber kaynağı
Sosyal medya gazeteciler için çok önemli bir haber kaynağı. İlk olarak Irak Savaşı’nda sosyal medyanın gücüne tanıklık ettik. Iraklı blogcuların yazıları uluslararası saygınlığı olan CNN, SKY ve benzeri kuruluşlar tarafından televizyonlara aktarıldı. Televizyonların yanı sıra gazeteler de bu sürece seyirci kalmadı. Iraklı blog yazarlarının yaşadıklarını anlattıkları yazılar dünyanın dört bir yanındaki gazeteler tarafından yayınlandı. Sosyal medyanın ilk mecralarından bir tanesi olan bloglar klasik medya araçlarının haber kaynaklarından bir tanesi haline geldi.
Facebook’un ardından Twitter, Youtube ve Instagram’ın da etkisini göstermesi sosyal medyaya yeni bir boyut katarken klasik haber kaynaklarına da yeni kaynakları dahil etti. Arap Baharı sürecinde, özellikle Mısır ve Suriye’de, bunu net olarak gördük. Örneğin 15 Mart 2011’de başlayan muhalif hareketin silahlanıp güvenlik güçleriyle çatışmaya başlamasıyla kan gölüne dönen Suriye’de yaşananlar, klasik medyadan değil öncelikle sosyal medyadan öğrenildi. Ciddi bir örgütlenme içerisine giren muhalifler, yaşanan süreci sosyal medyadan tüm dünyaya aktardı.
Sosyal medya ile haber olabilecek kişilere de daha hızlı ulaşma şansı bulundu. Hem de olayları yaşayan insanların anlattıklarıyla, yani hiçbir aracı olmadan. Gazeteciler, kendilerine çoğu zaman doğrudan ulaşma şansı bulamadıkları devlet ve hükümet başkanlarıyla bile sosyal medya aracılığıyla doğrudan iletişim kurabilme şansı yakaladı. En azından onları bu mecralardan kolaylıkla takip edebildiler. ABD merkezli halkla ilişkiler şirketi Burson-Marsteller’ın yaptığı “Twiplomacy” adlı araştırma dünya liderlerinin üçte ikisinin Twitter’a üye olduğunu ortaya koyuyor. Burson-Marsteller’ın araştırması, 125 ülkede 264 hükümet yetkilisinin hesabını kapsıyor. Araştırmanın sonuçlarına göre 264 devlet veya hükümet başkanının Twitter’da hesabı bulunuyor. (BBC, 2015)
Gazetecilerin ulaşamadığı kişilerden anlık bilgi alabilmesinin yanı sıra sosyal medyanın bir diğer özelliği ise hızlı ve her yerde olabilmesidir. Örneğin doğal afetler sırasında gazeteciler en kısa zamanda bilgi ve görüntü alabilmek için iki yola başvururlar: Ya oraya (belki) saatler sonra ulaşabilecek muhabirlere ya da ajanslara… Oysa sosyal medya gazetecilere dünyanın dört bir yanından anında bilgi ve görüntü sahibi olma şansı veriyor. Bu nedenle birçok doğal afet haberi sanıldığı gibi ajanslar ya da muhabirler tarafından gelen içerikle değil, sıradan insanların çekip sosyal medyada yayınladıkları görüntülerden hazırlandı. Örneğin yaşanan depremleri, deprem merkezini ve sarsıntının boyutlarını televizyon kanalları henüz vermeden sarsıntının olduğu yerdeki internet kullanıcılarından duyduk.
Habere ulaşmada Twitter örneği
App Store’de “sosyal medya” uygulamaları kategorisinden haber kategorisine geçen Twitter, gazetecilere önemli bir haber potansiyeli sunuyor. Mecra habercilik uygulamaları alanında yaptığı atılımlarla en önemli haber kaynakları arasında yerini alıyor. Twitter habercilik anlamında sürekli kendisini geliştiriyor. Öyle ki 2016 sonunda Twitter doğrudan canlı yayın özelliğini duyurdu ve ardından son dakika bildirimleri yapmaya başladı.
Twitter’ı doğru şekilde kullanabilen gazeteciler bu mecradan çok sayıda haber üretebiliyorlar. Bu aşamada işin büyük kısmı Twitter’da doğru arama yöntemlerine vâkıf olmakta.
Örneğin, Twitter’da yere göre arama yaparak belirli bir bölge, şehir veya ilçeden atılan tweetlerin dışındakileri filtreleyebilirsiniz. Böylelikle habere ulaşmanız veya bir haberi doğrulatmanız mümkün olabilir. Bir şehirde deprem olduğu duyumu aldıysanız sadece o şehirden veya çevresindeki şehirlerden atılan tweetlere bakarak bunun doğru olup olmadığını saptayabilirsiniz. Veya bir karayolunda kaza olduğu haberi aldıysanız, o noktanın bir kilometre çapından atılan tweetleri bularak bölgedeki son durum hakkında bilgi edinebilirsiniz. Haber doğrulatmak için de bu yöntem işe yarayacaktır. Örneğin yine bir deprem duyumu aldıysanız o bölgede veya çevresindeki tweetleri arayabilirsiniz. Böylelikle depremin şiddeti veya olup olmadığı hakkında bilgi edinebilirsiniz.
Twitter’da yere göre arama yapabileceğiniz gibi, zamana göre de arama yapma şansınız var. Twitter’da zamana göre gelişmiş arama yapmak da araştırmalarınız ve haber doğrulatmak için oldukça işinize yarayacak bir diğer yöntemdir. Twitter’da belirleyeceğiniz iki tarih arasında atılan tweetler dışındakileri filtreleyebilirsiniz. Örneğin Gezi Parkı olaylarının ilk veya ilk üç gününde atılan tweetlere ihtiyaç duyarsanız bunu bulabileceğiniz arama formülleri bulunmaktadır.
Twitter’da çalışma alanınızla ilgili takip listeleri oluşturmak da habere hızlı ve kolay ulaşmanızı sağlayabilir. Pek çok kullanıcı tarafından aktif olarak nasıl kullanılacağı bilinmese de Twitter’da listeler oluşturabilirsiniz. Bu listeler ile takip edilecek kişileri gruplandırarak, gündemdeki bir konu hakkında daha detaylı Twitter takibi yapma olanağınız olur. Örneğin, TBMM’de bir oylama yapılıyorsa siz farklı partilerin milletvekillerinden oluşturduğunuz listeleri takip edebilir ve milletvekillerinin gündemdeki konu hakkındaki tweetlerini kolaylıkla görebilirsiniz.
Listeleri özellikle dış haberler için de kullanabilirsiniz. Örneğin farklı bölgelerde çalışan gazetecilerden oluşan listeler uluslararası krizlerde oldukça işinize yarayacaktır. Örneğin Filistin ve İsrail’deki gazetecilerden oluşturacağınız iki ayrı liste olası bir Gazze krizinde pek çok haberinize kaynaklık edebilir.
Örneğini sunduğum Twitter’ın yanı sıra Facebook, YouTube, Instagram ve Periscope gibi sosyal mecralar da habercilere önemli bilgiler sunma potansiyeline sahip. Bu mecraları haber kaynağına dönüştürebilecek gerekli bilgi ve donanıma sahip gazeteciler adeta bir haber hazinesine sahip oluyorlar.
Sosyal medyadaki bilgileri doğrulamak
Sosyal medya gazeteciler için önemli bir bilgi kaynağı ancak bu kaynağı hızlı ve doğru bir şekilde kullanabilmek için belirli bir bilgi ve donanıma da sahip olmak gerekiyor. Yetersiz bilgi ve donanımla sosyal medyayı haber kaynağı olarak kullanmaya çalışmak hatalara davetiye çıkartabiliyor.
Sosyal medyadan elde edilen bilgiler çoğu zaman teyide muhtaç. Bu noktada sosyal medyadan habere ulaşmaya çalışılırken çeşitli doğrulama metotları kullanılmalıdır.
Sosyal medyadan edinilen bilgilerin doğruluğunu sağlamak için, kaynakla mutlaka görüşülmeli ve bilgilerin doğruluğu teyit edilmeli.
Sosyal medya kaynağından gelen haberlerde dikkat edilmesi gereken unsurlar arsında fotoğraf ve video da yer alıyor. Artık gazetecilerden, sosyal medyada yer alan fotoğraf ve videoların gerçek mi, yoksa montaj mı olduğunu da ayırt etmesi gerekiyor.
Sosyal medyadaki fotoğraf ve videoların doğruluklarını teyit etmek için farklı servisler kullanılmakta. Bunlardan ücretsiz olan ve en yaygını images.google.com adresinden erişebileceğiniz, Google Görsel Arama servisi. Bu servisi kullanarak bir fotoğrafın söz konusu olayla mı ilgili, yoksa daha önceki farklı bir olayla mı ilgili olduğunu ayırt edebilirsiniz. Tin Eye ve Yandex Görsel Arama servisini de benzer amaçlarla kullanabilirsiniz.
Ayrıca bu noktada önemli bir bilgiyi de fotoğrafların EXIF (Exchangeable Image File) bilgisi ile edinebilirsiniz. Örneğin “Jeffery’s Exif Viewer” adlı program, sosyal medyada edindiğiniz bir fotoğrafın tarih, kamera özellikleri ve hatta GPS konumunu da verebiliyor. Jeffery’s Exif Viewer’a http://regex.info/exif.cgi adresinden ulaşılabiliyor.
Sosyal medyadan edinilen bilgilerin doğrulanması artık profesyonel bir gazetecilik kolu olmaya da başlamış durumda. Pek çok haber merkezi bu işi yapacak profesyonelleri istihdam ediyor. Ayrıca pek çok üniversite ve gazetecilik örgütünün de bu alanda çalışmaları bulunmakta. Avrupa Gazetecilik Merkezi tarafından online ve ücretsiz olarak yayınlanan “Doğrulama El Kitabı” bu konuda gazetecilere önemli ipuçları sunuyor.
Sosyal medyada haber kaynağın gizliliği
Sosyal medyada gazeteciler özel teknik ve araştırmalarla habere ulaşabileceği gibi bu mecraları kullanan kişiler de gazetecilere haber olabilecek bilgiler gönderebilmektedir. Facebook ve Twitter’da kullanıcılar direkt mesaj yoluyla gazetecilere bilgi, belge, fotoğraf ve videolar gönderebilmektedir. Bu kişilerin pek çoğu kendilerinin anonim kalmasını istedikleri için yapılacak haberlerde haber kaynağının gizliliği ilkesince hareket edilmelidir.
Sosyal medyadan gelen mesajlar söz konusu olduğunda gazeteciler, kaynaklarını gizli tutmak için hesaplarının güvenliğini de en iyi şekilde sağlamakla yükümlüdür. Gazetecilerin sosyal medya ve internette bilgi güvenliğine dair fikir sahibi olmaları, gerektiğinde profesyonel destek almaları da gerekmektedir.
Dünya genelinde sosyal medya hesaplarını ele geçirmek, kullanıcıların hataları nedeniyle oldukça kolay olabilmektedir. Şaşırtıcı ama 2016 itibariyle dünyada en çok kullanılan ilk 3 şifre sırasıyla “123456”, “password” ve “12345”.
Gazetecilerin böyle bir hata yapmamaları ve güvenli şifreler oluşturmalı, sosyal medyada hesap güvenliklerini sağlamalılardır. Aksi halde haber kaynaklarının gizliliğini korumaları mümkün olmayacaktır.
Sosyal medyada son yıllarda pek çok popüler hesabın hacklendiğine tanık olduk. Bu hesaplar arasında gazeteciler de çoğunluktaydı. Örneğin 2016 sonlarında İsmail Saymaz’ın Twitter hesabı hacklenerek, gazetecinin özel yazışmaları internete sızdırıldı. Aynı şekilde Nevzat Çiçek, Fehmi Koru, Can Ataklı, Enver Aysever, Hasan Cemal gibi pek çok gazetecinin de sosyal medya hesapları hacklendi.
Sosyal medyada haberi ulaştırmak
Sosyal medya haber için gerekli bilgi, belge ve kaynaklara ulaşmak için gazetecilere yeni imkânlar sunarken, hazırlanan haberin kitlelere ulaştırılması için de önemli bir mecra olarak dikkat çekmektedir.
Sosyal medya haberin kitlelerle paylaşıldığı, klasik medyaya göre çok daha imkan sunan bir mecra haline dönüşmüş durumda.
Sosyal medya mecralarının habercilik alanında yaşattıkları değişim, onları da yeni pozisyonlar almaya zorlamıştır. Örneğin AppStore’de “sosyal medya” kategorisinde yer alan Twitter, daha sonra kategorisini “Haber olarak güncelleştirdi. Facebook ise Avrupa’daki haber kuruluşlarını destekleyecek, platformdaki haberlerin doğruluğunu sağlamak üzere pek çok çalışma gerçekleştirdi.
Sosyal medyada haber paylaşımı
Sosyal medyada habere ulaşmak gibi, sosyal medyada haberi ulaştırmak da uzmanlık gerektirmektedir. Bu nedenle pek çok haber merkezinde sosyal medya uzmanları istihdam edilmekte, hatta sosyal medya departmanları kurulmaktadır.
Haberler oldukları gibi değil, paylaşıldıkları sosyal mecraların yapısına uygun şekilde düzenlenmeli ve bu mecraların “ruhuna” uygun şekilde paylaşım yapılmalıdır. Twitter’da paylaşılan bir haberin, aynı şekilde Facebook’ta veya Instagram’da paylaşılması doğru değildir. Her mecranın kendine özgü bir mantığı ve “üslubu” bulunmaktadır ve buna dikkat edilmelidir.
Facebook, çok sık paylaşım yapılan bir sosyal mecra olmadığı için burada sadece özel olduğunu düşündüğümüz, bu mecrada ilgi görecek ve etkileşime neden olacak haberler paylaşılmalıdır. Hangi haberlerin ilgi gördüğü, etkileşime neden olduğu sosyal mecranın sayfa yöneticilerine sunduğu istatistikler değerlendirilerek belirlenir. Ayrıca sayfayı beğenen kitlenin hangi saatlerde aktif olduğu da önemlidir. Kitlenin en aktif olduğu saatlerde paylaşım yapmak, haberlerin çok daha fazla kişiye erişmesini sağlayacaktır.
Twitter’da Facebook’a göre daha fazla içerik paylaşma şansımız var. Bu nedenle bu mecrada haber değeri yüksek olan her haberi paylaşmak mantıklı olacaktır. Hatta yeteri kadar yoğun olmayan dönemlerde aynı haberleri de tekrar tekrar paylaşmak da işe yarayabilir. Twitter’da da Facebook’ta olduğu gibi paylaşım yapılan saatler önemlidir.
Intagram ve YouTube için de bu mecralara uygun haber paylaşım stratejileri vardır. Gazeteciler, bu stratejileri değerlendirip, geliştirerek haberlerini çok daha fazla kişiye ulaştırma şansı yakalayabilirler.
Sosyal medyada haberin kitlelere ulaştırılması medya kuruluşları için olduğu kadar bağımsız gazeteciler için de önemlidir. Sosyal medyanın ve bu mecraların sunduğu gelir modelleri gazetecilerin kişisel sosyal medya hesapları için haber yapıp, yayınlamasının da önünü açmıştır. Gazeteciler böylelikle haberlerini bir medya kuruluşunu aracı yapmadan doğrudan kitlelere ulaştırabilirler.
Gazetecilerin haberi kurumsal bir hesap yerine kendi hesaplarından paylaşmaları daha etkili de olabilmektedir. Hatta çok daha inandırıcı da olabilmektedir. Edelman’ın Güven Barametresi’ne göre, bireyler için bilginin en güvenilir kaynağı “kendisi gibi kişiler”dir. (Doğu, et al., 2014) Dolayısıyla bağımsız bir gazetecinin attığı bir tweet en az kurumsal bir hesaptan atılan tweet kadar inandırıcı olabilmektedir.
Mobil cihazlar ve habercilik uygulamları
Özellikle son yıllarda internet trafiğinde bilgisayarların yerini büyük ölçüde tabletlerin ve akıllı telefonların alması, bu tür mobil cihazlara uygun habercilik yapılmasını da gerekli kılmaya başladı. Artık insanlar haberleri cep telefonlarından veya tabletlerinden de okuyor/dinliyor/izliyor ve küçük ekranlı bu cihazlara uygun haberler hazırlanması gerekiyor.
Mobilden erişim oranı artıyor
Sosyal medya mecralarına erişim bilgisayar, cep telefonu, tablet ve benzeri cihazlarla mümkün oluyor. Bu cihazlar arasındaki kullanım oranı her geçen gün değişiyor. Küresel internet trafiğinde masaüstü ve dizüstü bilgisayarlar hâkimiyetini gittikçe cep telefonu ve tabletler gibi mobil cihazlara bırakıyor. Artık insanlar habere ulaşmak için dizüstü veya masaüstü bilgisayarlarını değil, mobil cihazlarını, özellikle de akıllı telefonlarını kullanmaya başlıyor.
We Are Social’ın verilerine göre mobil cihazların kullanım oranı dünya nüfusunun yarısını geçmiş durumda. Ve bu oran yılda %5 artış göstermiş görünüyor. Mobil cihazların, özellikle cep telefonlarının kullanımı arıyor. (We Are Social, 2017)
Mobil cihazları geç keşfetmeye başlıyoruz
Cep telefonu kullanımı %5 artarken, daha çarpıcı artış cep telefonlarından sosyal mecralara ulaşmada yaşanıyor. 2015’e gelindiğinde cep telefonu kullanıcısının sadece %5 artmasına karşın, cep telefonundan internete, sosyal medya mecralarına erişenlerin oranı %23 artıyor. Yani dünya cep telefonlarının özelliklerini kullanmayı “geç de olsa” öğreniyor.
Kullanıcılar her geçen gün akıllı telefonlarını daha iyi tanıyor, daha fazla kullanmaya başlıyor. İnsanlar, artık internete daha çok akıllı telefonlarından erişiyor. WAN-IFRA Dünya Basın Eğilimleri 2015 raporunda 10 akıllı telefon kullanıcısından 8’inin sabah kalkar kalkmaz mobil cihazlarını kullanmaya başladığını belirtiyor. Aynı raporda Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere ve İtalya’da akıllı telefonlarla harcanan sürenin bilgisayarlara harcanan zamanı geçtiği bilgisi de paylaşılıyor.
İnsanlar bu cihazları genellikle internete erişmek için kullanıyor. Pew Research’ün araştırması ABD’deki en popüler 25 gazetenin 19’una akıllı telefondan erişimin, masaüstü bilgisayardan erişimi geçtiğini ortaya koyuyor.
Haber hazırlanırken mobil tüketici de dikkate alınmalı
Akıllı cep telefonları ve tabletlerin habere ulaşmada kullanım oranlarının çarpıcı şekilde artmaya başlaması, haberlerin bu cihazların özelliklerini göz önüne alarak hazırlanmasını da gerekli kılıyor. Gazeteciler, metinleri, fotoğrafları, videoları ve ses dosyalarını; mobil cihazların özelliklerini ve nerelerde, nasıl kullanıldıklarını göz önüne alarak oluşturmalı, düzenlemeli. Yani; mobil tüketime de uygun içerik üretilmeli.
İçinde bulunduğumuz süreçte gazeteciler, haberlerini hazırlarken, akıllı bir cep telefonu ile masaüstü bir bilgisayar arasındaki farkları göz önüne almak durumunda. Örneğin mobil cihazlarda ekranın küçüldüğüne, ekran kontrolünün değiştiğine dikkat edilmesi gerekiyor.
Ayrıca bu cihazların kullanıldığı ortamların farklılaştığını da göz önüne alınmalı. Masaüstü bilgisayar evde veya ofiste kullanılırken akıllı telefonlar hemen her yerde kullanılabiliyor. Örneğin toplu taşıma araçlarında da bu cihazları kullanıyoruz. Ya da sokakta yürürken… Bu durum da haber üretilirken mobil tüketiciler için dikkat edilmesi gereken bir nokta. Kamusal alanlarda her zaman kulaklık kullanmadığımız ve cihazlarımızın sesini açmak da çoğu zaman mümkün olmadığı için mobil haberlerde ses yerine yazıya ağırlık vermek akıllıca olabiliyor. Son yıllarda foto haber ve videoların üzerinde bolca yazı yer almasının sebebi de bu aslında.
Mobil cihazlar için haber üretmek
Mobil cihazlar için haber üretimi, paylaşımı konusunda sosyal mecralar öne çıkıyor. Facebook, Twitter, Instagram ve Youtube’ta haber paylaştığımızda bu içerik çoğunlukla mobil mecralarda okunuyor/dinleniyor/izleniyor. Bu nedenle bu mecralar için içerik/haber üretirken mobilin özelliklerini de göz önüne almak gerekiyor.
Okuyucu/izleyici odaklı habercilik
21. yüzyılda bilgi ve haber daha önce hiç olmadığı kadar fazla üretilmeye başladı. Geldiğimiz noktada bilgi ve habere ulaşmak bir sorun olmaktan çıkarken ‘gerekli’ bilgi ve haberlere ulaşmaksa her geçen gün daha da zorlaşmaya başladı. Bu nedenle okuyucu/dinleyici/izleyici odaklı habercilik büyük önem kazanmış durumda.
Gerekli bilgi ve habere ulaşmak zor ve zaman alıyor
Milyonlarca insan ilgilendikleri bilgi ve habere ulaşmak için uğraşmak, internette gelişmiş arama yöntemlerini kullanmak zorunda kalıyor. Girdiğimiz web sitelerinde de bizim için gereksiz onca içeriğin arasından istediğimiz bilgi ve habere ulaşmak oldukça zaman alıyor.
Bu durum haber siteleri için de maalesef geçerli. Bir okuyucu/izleyici haber sitesine veya uygulamasına girdiği zaman ana sayfadaki haberlerin çok azı onu ilgilendiriyor. Hal böyle olunca kullanıcılar ya siteden hemen çıkıyor ya da ilgi duyduğu haberleri bulmak için sıkıntılı bir sürece katlanmak zorunda kalıyor.
Çözüm: Okuyucu odaklı haber sitesi
Kullanıcıların ilgi duydukları ayrı ayrı web siteleri oluşturmak elbette zor ancak bunu otomatik bir sistemle yapmak sanıldığı kadar zor değil ve aslında hâlihazırda bu teknoloji mevcut. Örneğin e-ticaret siteleri ve reklam servisleri böylesi durumlar için benzer bir teknolojiyi kullanıyorlar. Ziyaretçi odaklı içerik ve reklam sunumu günümüzde yoğun olarak kullanılan bir yöntem. Bu yöntemle bir e-ticaret sitesine girip cep telefonu inceleyen bir ziyaretçinin bu konuya ilgisi saptanıyor ve ilerleyen dönemde kendisine bu konuyla ilgili gösterim ve reklamlar yapılıyor.
Benzer bir yöntem bir haber sitesi veya uygulaması için de rahatlıkla kullanılabilir. Peki, böyle bir sistemi kim kullanmak ister? Kullanıcıların çoğunun böyle bir sistemi isteyeceğini tahmin etmek çok zor değil. Bir haber sitesinde veya uygulamasında öncelikli olarak ilgi duyduğu konulardaki haberleri görmeyi kullanıcıların çoğu isteyecektir.
Okuyucuların/dinleyicilerin/izleyicilerin çoğu kendisi için özel ve otomatik şekilde oluşan kişiselleştirilmiş bir haber sitesini mutlaka daha fazla ilgiyle ve kolaylıkla kullanacaktır. Manşetlerde ilgi duyduğu konudaki haberleri görecek, ilgi duyabileceği haberlere de alt manşetlerde kolaylıkla ulaşabilecektir. Bu durum pek çok haber sitesinin baş etmeye çalıştığı ‘hemen çıkma oranı’nı da oldukça düşürecektir. Ayrıca kullanıcı deneyimi de hiç olmadığı kadar pozitif olacaktır.
Okuyucu odaklı haber siteleri ve uygulamaları, her birisi bir diğerinin tıpkısı haline dönüşmeye başlayan alternatifleri arasında önemli bir avantaj sağlayacaktır. Bunu başarıyla uygulayabilen medya kuruluşları internet gazeteciliğinde önemli bir devrimin öncüleri de olabilirler.
Teknoloji ve haberin oyunlaştırılması
Bilgi ve iletişim teknolojilerindeki gelişmeler ve “oyunlaştırma” kavramının farklı sektörlerde ciddiye alınıp uygulanması haberciliğe farklı boyutlar kazandırma potansiyeli taşımakta.
Bilgi ve iletişim teknolojilerinin sunduğu imkânlarla haberi oyunlaştırmak, haberin alıcısı olan okuyucu, izleyici veya dinleyiciyi oyuna dâhil etmek mümkün. Türkiye’de hemen hiç sözü edilmese de, haberin oyunlaştırması dünyada tartışılmaya başlanan bir konu.
‘Oyun’ ve ‘oyunlaştırma’ kavramları
Oyun kavramı, belki ilk bakışta haberciler için “ciddi” görünmese de, bugün eğitim ve pazarlama gibi pek çok alanda üzerinde çokça durulmakta ve verimliliği oldukça arttırdığı görülmekte. Oyunlaştırma kavramı akademi cephesinde de yankı bulmakta, oyunlaştırma üzerine ortaya atılan tezlerin sayısı her geçen gün artmakta.
Öneminin gittikçe arttığını gözlemlediğimiz “oyun” ve “oyunlaştırma” kavramlarını nasıl açıklayabiliriz? Oyun ve oyunlaştırma kavramlarını Bernard Suits, Werbach ve J. Hamari’nin tanımlarından yola çıkarak “Kullanıcı aktivitesini, sosyal etkileşimi, ya da davranışların kalite ve üretkenliğini artırma gibi ‘iş hedeflerine yönelik’ olarak, bir sistemdeki davranışların; ödül, liderlik tablosu, geri bildirimler, hikayeleştirme vb.’oyun elementleri’ aracılığıyla ‘içsel motive edicileri’ tetikleme özelliği olan oyunlara benzer bir çerçeveye sokulmasıdır. Oyunlaştırma, oyun harici alanlarda, insan odaklı bir tasarım yaklaşımı ile uygulanır.” şeklinde açıklayabiliriz. (Şümşet, 2014)
Haber ve oyun bir arada olabilir mi?
Oyun ve oyunlaştırma kavramları üzerine düşününce, belki de bir gazetecilik refleksi olarak, benim de aklıma gelen ilk soru “Haberle oyun bir arada olabilir mi?” oldu. Gelişen bilgisayar ve internetin medyada yaşattığı gelişmeler oyun ile haberi bir araya getirebilir mi?
Haberin gazete, dergi gibi klasik mecralardansa artık yeni medya mecralarında alıcı bulmaya başlaması, haber ve oyunun bir araya getirilebilmesi için bize ciddi bir potansiyel sunuyor. Özellikle haber sitelerinde, haber uygulamalarında veya dijital dergilerde haber ve oyun birlikteliği iyi bir sinerji oluşturabilir.
Haberi veya haberin sunulduğu mecrayı oyunlaştırarak çok daha fazla kişiye ulaşma, haberi çok daha hatırda kalıcı kılma şansına sahip olabiliriz. İşin güzel yanı bunun örnekleri de yok değil!
Ödüllü bir örnek: Filistin Remix
Haberin oyunlaştırıldığı örnekler az sayıda da olsalar var. Hatta bu işi yapanların çoğunun bunu bilinçli olarak yapıp yapmadıklarından da emin değilim. Çünkü haberin oyunlaştırılması konusunda bir tartışma, eylem en azından Türkiye’de pek de yapılmış görünmüyor. Yabancı kaynaklar da bu anlamda sınırlı sayılabilir.
Ancak haberin oyunlaştırılması sürecine benzer çalışmalar var ve bunları örnek olarak sunmak oyunlaştırma konusunu açıklamada ve ilham noktasında yardımcı olabilir. Örneğin Al Jazeera’nin Türkçe versiyonu da bulunan Filistin Remix çalışması haberin oyunlaştırılması süreci ile benzerlikler taşımakta.
Al Jazeera okuyucu/izleyicilerine 217 yıl, 320 kişi, 600 yer ve 123 saat video olan bir arşiv sunarak, bunlardan bir belgesel hazırlamalarını istiyor. Süreci 3 aşamada (izle, remiks yap, paylaş) ele alarak, bunun kolaylıkla yapılmasını da sağlıyor.
Bu örnekte, mevcut okuyucular/izleyiciler Al Jazeera’nin proje çerçevesinde sunduğu tüm haber içeriğini yüksek motivasyonla, detaylı bir şekilde inceliyor. Filistin sorununa normal bir okuyucudan/izleyiciden çok daha fazla vakıf oluyor. Daha da önemlisi hazırladığı belgeseli paylaşarak, hem arkadaşlarına da bu haber içeriğini ulaştırıyor hem de onlara üstü kapalı bir “Siz de kendi belgeselinizi yapın” davetiyesi gönderiyor.
Kısaca hem Fisitin konusunda Al Jazeera’nin haber içeriklerine vakıf oluyor, hem yönetmenlik “oyunu” oynayarak eğleniyor hem de işe arkadaşlarınızı da dahil ediyorsunuz.
Çok sayıda birincilik ve onur ödülü alan ve hala başarılı bir oyunlaştırma örneği olan proje http://interactive.aljazeera.com/ajt/PalestineRemix adresinden hala erişilebilir.
Daha fazla neler yapılabilir?
Haberin oyunlaştırılması hayal gücü ve deneyim gerektiren bir süreç. Hayal edip, bu alanda çalışarak farklı oyunlar üretilebilir.
Örneğin gazeteler haber siteleri veya mobil uygulamaları aracılığıyla günün haber içeriklerini (metin, fotoğraf ve/veya video) okurlara sunarak bir gün sonrasının gazetesini hazırlatabilir. Okur, kendi manşetini atar, kendi birinci sayfasını hazırlar. Tabii bunu paylaşacaktır da. Okura bunu yaptırdığınızda, hem içeriğinizi ona okutur/izletir hem de bunu çevresiyle paylaşmasını sağlayabilirsiniz. Hatta en fazla beğenilen örneği, gerçekten de gazetenizi yarınki sayısında basabilirsiniz. (Klasik medyanın sosyalleşmesi için çarpıcı bir örnek de olacaktır bu.)
Bir diğer fikir ise: Okur sadakatini sağlamak için okuyucunun sitesinde ne kadar kaldığını, kaç haber ya da köşe yazısı okuduğunu saptayıp bunu bir puan tablosuna dönüştürebilirsiniz. Belli puanın üzerine çıkan okurlarınıza ödüller verebilir, onu daha fazla sitede kalmasını sağlayabilirsiniz.
Klasik medyada da oyunlaştırmadan yararlanmak mümkün. Örneğin basılı bir gazetenin sonuna konulacak ve günün haberlerine ilişkin bilgilerin sorulacağı bir kare bulmaca okuyucuların oldukça ilgisini çekebilir. Bulmaca ile gazetenin tüm bölümleri okunur kılınır ve okuyucu ok daha iyi bir deneyim yaşamış olur.
Yapılabilecekler bunlarla da sınırlı değil. Tek sınırınız deneyimlerini ve hayal gücünüz.
Haberi oyunlaştırmak ne kazandırır, ne kaybettirir?
Haberi oyunlaştırabilmenin kazandıracakları arasında okuyucu/izleyici ilgisi, haberlerin daha fazla kişiye ulaşmasını sağlama, yenilikçi yayın olma algısı ve prestij ilk akla gelenler.
Oyunlaştırma, gazetecilik ilkelerinden ödün vermeyecek şekilde yapıldığı takdirde bu yeni uygulamanın kaybettireceği pek de bir şey görünmüyor.
360° kameralar, sanal gerçeklik ve yeni habercilik uygulamaları
Son yılların video alanındaki en heyecan verici olaylarından birisi ise 360 derece video kaydı yapabilen kameralar ve sanal gerçeklik gözlükleri oldular. YouTube gibi pek çok sosyal mecranın da bu teknolojileri destekliyor oluşu, bunların sosyalleşmelerini ve kitleler tarafından kullanımını kolaylaştırdı. Bu durum, gazetecilerin de bu teknolojileri kullanmalarını gerekli kılmaya başladı. (Yüksel, YouTube ve Video Blog Rehberi, 2017)
Video teknolojisindeki gelişmelerle sanal gerçeklik ulaşılabilir olmaya başladı. Bir akıllı cep telefonu ve basit bir kartondan bile yapılabilen sanal gerçeklik gözlükleri ile insanlar 360 derece videoların içerisine girebilmektedirler.
Sanal gerçeklik teknolojisinin kitleler tarafından erişilebilir hale gelmesi, gazeteciler için de yeni bir haber yayın mecrası oluşmasına neden oldu.
Medya, sanal gerçeklik için üretilen içerik sayısı her geçen gün artıyor. İlerleyen süreçte bunun genel geçer yayın mecrası olacağını düşünenlerin sayısı da az değil. Bu nedenle pek çok yayın kuruluşunun sanal gerçeklik birimi uzun süredir çalışıyor.
Sanal gerçeklik birimi olan yayıncılardan birisi de İngiltere medyasının amiral gemilerinden Guardian. Gazete, son olarak okuyucularının (izleyicilerin) Londra’nın Viktorya döneminden kalma kanalizasyonlarını keşfetmesine olanak tanıyan yeni bir sanal gerçeklik deneyimi geliştirdi. Projede, Google’ın önümüzdeki 18 ay boyunca mobil sanal gerçeklik içeriği için kulaklık seti olan Daydream View için altı ayrı film serisinin ilki olarak tanıtıldı. (Batıtürk, 2016)
Guardian’ın kendi sanal gerçeklik ekibi ve The Mill tarafından yaratılan yeraltı dünyası, izleyicilere Londra’nın kayıp yollarından birinde, eski Nehir Filosundan, Smithfield Market’teki kan kanalizasyon kanallarına, ardından da Thames Nehrinin su basmalarına kadar kendi yolculuklarını izlemelerine olanak tanıyor.
Guardian’daki sanal gerçeklik icra editörü Francesca Panetta, izleyicilerin tekli yaşamasına izin veren 6×9 VR projesinin başarısı sonrasında yayıncının etkileşimli hikâye anlatımı ile denemeye devam etmek istediklerini belirtiyor.
Sanal gerçeklik uygulama örneklerini artırmak mümkün. Bu ve benzeri pek çok proje hazırlanıyor ve hızla yayılıyorlar.
Yeni Medya, Yeni Gelir Modelleri ve Özgürlük
Sosyal medyanın haberciliği etkilediği önemli bir nokta da haberi üreten gazetecileri ekonomik anlamda özgür kılabilmesi.
Facebook, YouTube ve bloglar gibi pek çok sosyal mecra içerik üreticilerine, söz konusu haberse gazetecilere doğrudan önemli maddi kazançlar sağlayabiliyor. Dolaylı olaraksa fenomenleşen hesap ve sayfalar sosyal mecralarda reklam gelirleri ve bağışlarla önemli gelirler elde edebiliyorlar. Tabii dolaylı da olsa doğrudan da, her iki şekilde de elde edilecek ekonomik gelir, yayınların gördüğü ilgiyle doğru orantılı oluyor.
Gazetecilerin kendi haberlerini, sosyal medya üzerinden okur, izleyici veya dinleyicilere sunabilmesi ve bunu yaparak gelir elde edebilmesi ekonomik bir özgürlük anlamına geliyor. Bu özgürlük, gazetecilerin ana akım dışında da güçlü bir şekilde var olabilmelerinin önünü açıyor.
Bloglar, YouTube kanalları, mobil uygulamalar ve web siteleriyle uyumlu çalışan Google’ın Adsense reklam hizmeti, ürettiğiniz içeriğe dilediğiniz şekil ve sayıda reklam eklemenize imkân sağlıyor. Bu reklamların gelirlerinin ciddi bir bölümü içeriği üreten kişiye aktarılıyor.
Sosyal medya ve genel olarak internetin bir gelir modeline dönüştürülmesinde Google Adsense ve benzeri reklam servislerinin önemi büyük. Bu gazeteciler için olduğu kadar, gazeteler için de böyle. Japonya’da İngilizce basılan The Japan Times gazetesinin yaşadığı deneyim bunu ortaya koyuyor. Gazetenin operasyon müdürü Edan Corkill: “Basılı materyal okur sayısında bir azalma söz konusu. Dolayısıyla, internet ortamında gelir oluşturabilecek sağlam ve güvenilir bir ürüne sahip olmak elzem hale geldi. Reklamların okurlar dikkate alınarak oluşturulduğu AdSense gibi bir hizmet sahip olunabilecek en güçlü araç niteliğinde.” şeklinde değerlendiriyor. (Google AdSense, 2016)
Facebook da Ocak 2017’de kendi gelir modelini kullanıcılar duyurdu. Facebook, videolarında reklam görünmesini isteyen kullanıcıların, 20 saniyeden fazla olan videolarda reklam seçeneğini aktifleştirebileceğini açıkladı. Açıklamada reklamlardan elde edilen gelirin yüzde 55’inin içerik sahibine, yüzde 45’inin ise Facebook’a kalacağı kaydedildi. (Yeni Şafak, 2017)
Kullanıcılara gelir modeli sunan sosyal mecralar YouTube ve Facebook’la da sınırlı kalacağa benzemiyor. Bu tür modeller arttıkça, yakın gelecekte gazeteciler ekonomik anlamda çok daha güçlü ve bağımsız olabilecekler.
Sadece medya değil, dünya da artık yeni
Bilgi ve iletişim teknolojilerinin medya sektöründe neden oldukları devrim, sadece medyayı değil dünyamızı da değiştirmekte. “Yeni”lenen sadece medya değil, dünyamız da.
Teknolojinin dünyayı nasıl şekillendirdiği ve (daha da önemlisi) nasıl şekillendireceği üzerinde çok önemli tespitlerde bulunan Marshal McLuhan, kitle iletişim araçları ile dünyanın küresel büyüklükte bir köye dönüştüğü tezini ortaya atmıştır. McLuhan’a göre kite iletişimi ile dünya küçülmüş ve birbirine bağlanmıştır. Küçük bir köyde, herkes nasıl her şeyden haberdar oluyor ve herkesi tanıyorsa; kitle iletişimi ile dünyanın her yerindeki olaylardan da haberdar olmak mümkün hale gelmiştir.
McLuhan, bu tespitleri henüz bilgisayar ve internet sosyalleşmeden, kitlelere ulaşmadan yapmıştır. Aradan geçen yarım asırlık süreçte yaşanan teknolojik gelişmeler McLuhan’ın tezini daha da güçlendirmiş; bilgisayar ve internet dünyayı gerçekten de küresel bir köye dönüştürmüştür.
Televizyon ve radyo, tüm dünyaya erişebilen mecralar haline gelmişlerdir. Bu dünyayı büyük oranda küresel bir köye dönüştürmüş olsa da asıl gelişme son yıllarda yaşanmıştır. Bilgisayar ve internet insanları çok daha birbirine bağlamıştır. En önemlisi yazılım sektöründeki gelişmeler insanlar arasındaki mevcut en önemli sorunu, dil farklılığını da ortadan kaldırmaya başlamıştır. Bu, dünyamızı yeniden şekillendirebilecek çok önemli bir gelişmedir. Yeni yazılımlarla Türkçe bir konuşma, önce metne dönüştürülebilmekte, bu metin dilenen başka bir dile tercüme edilmekte ve tercüme edilen metin tekrar seslendirilebilmektedir. Bu teknoloji henüz %100 verimle çalışamasa da yakın zamanda buna yakın bir performans sergilemesi beklenmektedir. Google’ın Translete servisinin yapay zekâ kullanmaya başlamasıyla yaptığı çeviriler çok daha profesyonel bir hal almaya başlamıştır.
Tarihsel olarak, yeni iletişim ortamlarının ortaya çıkması ve yaygınlaşması, siyasal iletişimi etkilemiştir. İnternet, özellikle etkileşimsellik, hipermetinsellik, kullanıcı türevli içerik üretimini destekleme, multimedya biçemselliği gibi özellikleriyle 21. yüzyılda en çok fark yaratan ortamların başında gelmiştir. (Doğu, et al., 2014)
Yeni medya uygulamaları ve özellikle de sosyal medya mecraları siyasal iletişimi, tek taraflı propaganda ve Noam Chomsky’nin kavramsallaştırmasıyla “rızanın üretimi” sürecini de değiştirmiştir. Chomsky’e göre günümüzde toplumları yönetmek, kitleleri yönetmek için totaliter ya da askeri rejimlerde halkın kafalarının üstünde bir copu hazır bekletirsiniz ve “yoldan çıkmalarını” engellersiniz. Ancak toplum daha özgür ve demokratik bir hale dönüşürse bunu yapamazsınız. Bu aşamada devreye propaganda girer. Burada mantık çok açık, Chomsky’e göre totaliter devlette cop neyse demokraside de propaganda odur. (Chomsky, 2016)
Propaganda kitle iletişim araçlarıyla yapılır ve bu anlamda radyo, televizyon ve gazete gibi klasik medya mecraları tek sesli ve yönlü olmamaları bakımından propagandaya oldukça uygundur. Chomsky’nin çalışması bunun ABD’deki “başarılı” örneklerini içermektedir. Ancak sosyal medya buna tam olarak izin vermez çünkü karşı propaganda ve çok sesliliğe de imkân sağlamaktadır.
İnternet (ve özellikle sosyal mecralar) siyasal arenadaki farklı fraksiyonların daha dengeli biçimde temsil edilmesinde, bastırılmış ve muhalif grupların siber uzayda örgütlenme becerilerinin artmasına olanak tanır. (Doğu, et al., 2014)
Bilgi ve iletişim teknolojileri, özellikle de sosyalleşen yeni medya farklı bir açıdan da dünyamızı değiştirecektir. Marshall McLuhan tarafından ortaya atılan “Teknolojiler yalnızca insanların kullandığı icatlar değildir, insanları yeniden icat eden araçlardır” tezi sosyal medya ile daha da somut şekilde görülmeye başlanacaktır.
McLuhan, “Araç Mesajdır” (The Medium is the Message) adlı kitabında “Araç, insanın uzantısıdır” tezini savunmuş ve verilmek istenen mesaj araçların şekillendirdiğini ortaya koymuştur. Sosyal medya, kitle iletişim tarihinde “sıradan vatandaş”ın ilk kez bu kadar etkili olmasını sağlamıştır ve yeni bir araçtır. Bu, en az matbaanın icadı kadar insanlık tarihinde etkili olma potansiyeli taşımaktadır. Bilgi ve iletişim teknolojileri sadece medyayı yenilememiş, bizlere yeni bir dünyanın da kapılarını aralamıştır.
Kaynakça
Aymerich-Franch, L. (2014). Çevrimiçi Finansal Habercilikte Sosyal Medyanın Benimsenmesi. B. Çoban içinde, Sosyal Medya D\Evrimi (s. 234). İstanbul: Su Yayınları.
Batıtürk, G. (2016, Kasım 17). Sanal Gerçeklikle Londra’da Kanalizasyona Girin. Medya Akademi: http://www.medyaakademi.org/2016/11/17/sanal-gerceklikle-londrada-kanalizasyona-girin/ adresinden alınmıştır
BBC. (2015, Mayıs 19). Dünya liderlerinin Twitter karnesi. BBC: http://www.bbc.com/turkce/haberler/2015/05/150519_twitter_liderler_gch adresinden alınmıştır
Chomsky, N. (2016). Medya Denetimi. (E. Baki, Çev.) İstanbul: Everest.
Doğu, B., Özetin, B., Bayrakturan, G., Binark, M., Çomu, T., Telli Aydemir, A., & İslamoğlu, G. (2014). Vaka-i Sosyal Medya. İstanbul: Kalkedon.
Eryazar, K. (2016, 12 28). Çılgın Türkler Twitter’ı Fethetti. Medya Akademi: http://www.medyaakademi.org/2014/10/16/cilgin-turkler-twitteri-da-fethettiler/ adresinden alınmıştır
Google AdSense. (2016, 12 10). Meet AdSense Publisher The Japan Times. YouTube: https://www.youtube.com/watch?v=sEeTPG9WXQY adresinden alınmıştır
Internet World Stats. (2017, 01 2). Top 20 Countries With The Highest Number of Internet Users. Internet World Stats : http://www.internetworldstats.com/top20.htm adresinden alınmıştır
Internet World Stats. (2017, 01 02). Turkey. Internet World Stats: http://www.internetworldstats.com/euro/tr.htm adresinden alınmıştır
Kasap, D. G. (2014). Çevrimiçi Müzakere Alanı Olarak Sosyal Medya Uygulamaları. B. Çoban içinde, Sosyal Medya D\Evrimi (s. 125). İstanbul: Su Yayınları.
Pavlik, J. V. (2013). Yeni Medya ve Gazetecilik. (M. Demir, & B. Kalsın, Çev.) Ankara: Phoenix.
Pavlik, J. V. (2013). Yeni Medya ve Gazetecilik. (B. K. Müge Demir, Çev.) Ankara: Phoenix.
Sander, O. (1997). Siyasi Tarih, İlkçağlardan 1918’e. Ankara: İmge Kitapevi.
Sanlav, Ü. (2014). Sosyal Medya Savaşları. İstanbul: Hayat Yayınları.
Şümşet, A. (2014, Ocak 12). Oyunlaştırmaya Giriş: Oyun Kavramı. Webrazzi: http://webrazzi.com/2014/01/12/oyunlastirmaya-giris-oyun-kavrami adresinden alınmıştır
We Are Social. (2017, 01 02). Digital in 2016. We Are Social: http://wearesocial.com/uk/special-reports/digital-in-2016 adresinden alınmıştır
Yeni Şafak. (2017, 01 06). Facebook videolarında reklam dönemi başlıyor. Yeni Şafak: http://www.yenisafak.com/teknoloji/facebook-videolarinda-reklam-donemi-basliyor-2594573 adresinden alınmıştır
Yüksel, O. (2014). İnternet Gazeteciliği ve Blog Yazarlığı. Ankara: Sinemis Yayınları.
Yüksel, O. (2016, 5 29). İnternet Nedir? Nasıl Çalışır? Medya Akademi: http://www.medyaakademi.org/2016/05/29/internet-nedir-nasil-calisir/ adresinden alınmıştır
Yüksel, O. (2016, Nisan 6). Kapalı sosyal ağlarda ‘troll’lere yer yok. Anadolu Ajansı: http://aa.com.tr/tr/bilim-teknoloji/kapali-sosyal-aglarda-trolllere-yer-yok/584182 adresinden alınmıştır
Yüksel, O. (2017). YouTube ve Video Blog Rehberi. Ankara: Nirvana Yayınları.