Medya Akademi, Ankara Ofisi
ODTÜ Teknokent

Gazetecilere “İyi” Haber: Gazetelerin Sonu Geldi

Türkiye’de son beş yılda iki ulusal gazete (Radikal ve sonrasında Haber Türk) basılı yayınlarına tamamen son verdi. Bir ulusal gazete de (Aydınlık) geçtiğimiz hafta yayınlarına ara verdiğini duyurdu. Kaçınılmaz olarak bu gazetelerin arasına yenileri de eklenecek. Önümüzdeki süreçte yayınlarına ara veya son veren gazete sayısı daha da artacak.

Gazetelerin basılı yayınlarına son vermesinde (Radikal ve Aydınlık’ın son dönemlerindeki kötü gazeteciliğin yanı sıra) 3 önemli neden var:

  1. Baskı masraflarının artması
  2. Tirajların düşmesi
  3. Reklamların farklı mecralara kayması

Gazete basmak ve bunu tüm Türkiye’ye dağıtmak masraflı bir iş. Dolar kurundaki dalgalanmalar ve bunun kağıt fiyatlarını artırması da eklenince ekonomik olarak gazete basmak oldukça irrasyonel bir hal aldı. (Türkiye’de gazete ile kitap kağıdının neredeyse tamamının ithal edilmesi, yani yerli üretimin hemen hemen hiç olmaması mutlaka tartışılması gereken başka bir konu.)

Gazetelerin yayınlarına son vermesinin nedenlerinden bir diğeri de tirajlarda yaşanan ciddi düşüş. Türkiye’de basılan gazetelerin tiraj tablosuna bakınca tek bir sonuç çıkıyor: Türkiye’de gereğinden fazla gazete basılıyor ve bu gazeteler okunmuyor. Ağustos 2018 itibariyle 10.000’in altında tirajı olan bilindik ulusal gazeteler şunlar: Birgün, Evrensel, Ortadoğu ve Yurt. Tirajı 50.000’in altında olan gazeteler ise Aydınlık, Karar, Yeniçağ, Milat, Cumhuriyet, Milli Gazete, Yeni Asya. Tirajı daha fazla olanların ise ciddi bir bölümü şişirilmiş intibası veriyorlar.

Tirajların söylediği önemli bir şey var: Bu gazeteler okunmuyorlar ve meslektaşlarım affetsinler ama yaptıkları şey kağıt israfından başka birşey değil.

Gazetelerin yayınlarına son vermesine neden olan üçüncü olgu ise gazetelerin reklam gelirlerinin düşmesi. Gazeteler; televizyon ve özellikle dijital reklam alternatifleri karşısında oldukça kötü bir seçenek halini aldı. Gazeteler, eskisi kadar reklam alamıyor.

Baskı maliyetlerinin artması, tiraj ve reklam gelirlerinin düşmesi engellenebilecek gibi görünmüyor. Bu nedenle bugün rüzgara karşı direnmeye çalışan basılı gazetelerin yayınlarını sürdürebilmesi mümkün değil. Kısa sürede pek çoğu yayınlarına son verecekler.

Peki, basılı gazetelerin sonunun gelmesi biz gazeteciler için bir felaket senaryosu mu?

Hayır.

Basılı gazetelerin sonunun gelmesi, gazeteciliğin sonunun geldiği anlamına gelmiyor. İyi gazeteciler yine iyi haber yapacak. Sadece haberini yayınlayacakları mecralar değişecek.

Önümüzdeki dönem gazetecilik ve gazeteciler için önemli fırsatlar sunuyor. Dijitalleşmeyle birlikte gazetecilik ve gazeteciler daha önce hiç olmadıkları kadar güçlü ve özgür olacaklar.

Peki gazeteciler bu süreçten nasıl kazançlı çıkacak? Öncelikle dijital mecraları en iyi şekilde tanımaları gerekiyor. Gazetecilerin değişime direnerek kazanma şansları yok. Ki bu onlar için akıllıca da değil. Her gazeteci çağın gerektirdiği dijital yayıncılık bilgi birikimine sahip olmalı. Haberlerini artık gazete, radyo ve televizyonu değil dijital tüm mecraları dikkate alarak hazırlamasını bilmeli. Birlikte hareket edilmeli! Çünkü dijital yayıncılık, birlikte hareket edecek gazeteciler kendi mecralarını oluşturma şansı tanıyor. Hem de klasik medya gibi ciddi altyapı yatırımlarına da ihtiyaç yok.

Baskı masraflarının onda biri dijital yayınlara bütçe artışı olarak yansıtılırsa Türkiye dijitalde tüm dünyada ses getirecek işlere imza atabilir. Dijital yayıncılık, dijital mecralar için habercilik yapmak önemli farklar yaratabilir. Türkiye’de Al Jazeera Türk, Amerika Birleşik Devletleri’nde Al Jazeera Plus dijital yayıncılıkla fark yaratılabileceğini tüm dünyaya gösterdiler.

Artık dijitalde daha fazlasını yapmak da mümkün. Tek engel, zihinlerimizdeki duvarlar. Bunları aşabilirsek, diğer engelleri aşmamış işten bile değil.